Kırmızı Araba Kavgası

Güneş, ufukta yavaşça yükselirken, küçük kasabanın en neşeli yeri olan Gökkuşağı Kreşi yeni bir güne hazırlanıyordu. Kreşin içinde çocukların kahkahaları yankılanıyor, oyuncaklarla oynayan minik eller heyecanla yeni keşifler yapıyordu. Her şey çok güzel başlamıştı, ta ki Elif ve Arda kreşin en sevilen oyuncağı olan Kırmızı Araba ile oynamak isteyene kadar.

Elif, arabayı rafın üzerinde görünce hızla ona doğru koştu ve küçük elleriyle kavradı. “Bugün bu arabayla ben oynayacağım!” dedi sevinçle. Ama tam o anda Arda’nın da aynı oyuncağa uzandığını fark etti.

“Hayır, önce ben gördüm!” diye bağırdı Arda, arabayı Elif’in elinden çekmeye çalışarak.

Elif gözlerini kıstı. “Ama dün de sen oynamıştın! Bugün benim sıram!” dedi ve arabayı bırakmamak için sıkıca tuttu.

Arda da bırakmadı. Birbirlerinin gözlerine öfkeyle baktılar. İkisi de kırmızı arabayı bırakmak istemiyordu.

Sonunda çekiştirmeye başladılar. Araba bir sağa bir sola sallandı, derken… PAT! Oyuncak yere düştü. Ön tekerleklerinden biri çıkmıştı.

Kreşteki diğer çocuklar başlarını çevirip olanlara baktı. Herkes susmuştu.

Tam o anda, öğretmenleri Merve Öğretmen yanlarına geldi. İki çocuğun da üzgün ve sinirli olduğunu görünce yavaşça çömeldi ve nazik bir sesle konuştu.

“Ne oldu çocuklar? Bana anlatmak ister misiniz?”

Elif gözleri dolarak “Oyun oynuyordum ama Arda elimden çekti!” dedi.

Arda kollarını kavuşturdu. “Önce ben alacaktım ama Elif benden önce kaptı! Hem dün onunla ben oynayamadım!”

Merve Öğretmen, kırılmış olan arabaya baktı ve gülümsedi. “Biliyor musunuz, sanırım Kırmızı Araba bu kavgadan hiç mutlu olmadı. Sizce de öyle değil mi?”

Elif ve Arda sessizleşti. Oyuncağın kırılmış hali hiç hoşlarına gitmemişti.

“Siz bu oyuncak için kavga ederken, o da üzüldü ve bozuldu. Ama merak etmeyin, bir çözüm bulabiliriz.” dedi öğretmenleri.

O gün öğle yemeği saatinde, Elif ve Arda hala biraz küs gibiydiler. Ama içten içe ikisi de olanlar için üzülüyordu. Çünkü aslında birlikte oynamayı da çok seviyorlardı.

Tam o sırada kreşe Elif ve Arda’nın anneleri geldi. Merve Öğretmen, olayı onlara anlattı. Anneler durumu tatlıya bağlamak için harika bir fikir buldular.

“Elif, Arda, ne dersiniz? Eğer kırık arabayı birlikte tamir ederseniz, ikiniz de onunla oynayabilirsiniz!” dedi Arda’nın annesi gülümseyerek.

Elif ve Arda başlarını kaldırıp birbirlerine baktılar. Önce ikisi de inatçıydı, ama sonra Elif hafifçe başını salladı. “Eğer arabayı tamir edersek, sırayla oynayabiliriz…” dedi.

Arda da gülümsedi. “Belki birlikte oynarsak daha eğlenceli bile olabilir!”

Böylece çocuklar ve öğretmenleri, Kırmızı Araba’yı tamir etmeye koyuldular. Birlikte çalışarak kırılan tekerleği yerine taktılar. Sonunda Kırmızı Araba eskisi gibi sağlam olmuştu!

Elif ve Arda bu kez arabayı paylaşmaya karar verdiler. Önce Arda sürdü, sonra Elif. Ama kısa süre sonra birlikte yarış yapmanın daha eğlenceli olduğunu fark ettiler.

O günden sonra kreşte paylaşmanın değerini öğrenmiş oldular. Artık sadece oyuncakları değil, neşelerini ve oyunlarını da paylaşıyorlardı. Çünkü birlikte oynamak, tek başına oynamaktan çok daha eğlenceliydi.

Ve böylece, Kırmızı Araba artık hiç kırılmadan yoluna devam etti. Tıpkı Elif ve Arda’nın dostluğu gibi…

Yorum yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir