1. Büyük Hayal
Mehmet, uzun zamandır bir bisiklet hayali kuruyordu. Mahalledeki arkadaşlarının hepsinin bisikleti vardı. Okuldan sonra hep birlikte bisiklet sürüyor, sokaklarda yarış yapıyor, parka kadar gidip kahkahalarla vakit geçiriyorlardı. Ama Mehmet onları sadece izlemekle yetiniyordu. Çünkü onun bir bisikleti yoktu.
Her akşam, odasında gözlerini kapattığında hayalini kurduğu tek şey vardı: kendi bisikletiyle rüzgarı yüzünde hissetmek! Rüyalarında, rengarenk bir bisiklete biniyor, sokaklarda özgürce sürüyor, hatta bazen uçuyormuş gibi hissediyordu. Ama sabah olduğunda, bu sadece bir hayal olarak kalıyordu.
Bir gün, babasına cesaretini toplayarak sordu:
“Baba, ben de bisiklet istiyorum. Ne zaman alabiliriz?”
Babası, Mehmet’in heyecanını görünce gülümsedi. “Oğlum, bisiklet çok güzel bir şeydir ama onu hak etmek gerekir. Eğer gerçekten bir bisiklet istiyorsan, önce bazı görevleri tamamlaman gerekiyor.”
Mehmet şaşırmıştı. “Görevler mi? Ne gibi?”
Babası, Mehmet’in omzuna elini koydu. “Hayatta her şey emek ister. Bisikletini kazanmak için bazı sorumlulukları yerine getirmen gerekiyor. Eğer bunu başarırsan, söz veriyorum, hayalini kurduğun bisikleti alacağız.”
Mehmet çok heyecanlanmıştı. “Tamam baba! Ne yapmam gerekiyor?”
Ve böylece Mehmet’in büyük bisiklet macerası başlamış oldu.
2. Görevler Başlıyor
Babası ona birkaç görev verdi. Bunlar zor değildi ama sorumluluk gerektiriyordu:
- Odasını her gün toplamak.
- Kendi yatağını yapmak.
- Haftada en az iki kitap okumak.
- Annesine mutfakta yardım etmek.
- Arkadaşlarına ve kardeşine daha nazik olmak.
Mehmet başta bu görevleri biraz sıkıcı bulmuştu. Ama her sabah yatağını toplarken, kitap okurken ve annesine yardım ederken aslında çok şey öğrendiğini fark etti. Sorumluluk almak, düşündüğünden daha eğlenceliydi!
Günler geçti, Mehmet babasının verdiği görevleri eksiksiz yapmaya devam etti. Artık hem daha düzenli, hem daha yardımsever hem de daha bilinçli bir çocuk olmuştu.
Ve bir gün babası ona gülümsedi: “Mehmet, görevleri başarıyla tamamladın. Artık bisiklet zamanı geldi!”
Mehmet’in gözleri ışıldadı! “Gerçekten mi?”
Babası başını salladı. “Evet! Yarın sana bir sürprizimiz var.”
Mehmet heyecandan yerinde duramıyordu! O gece, yine bisiklet sürdüğü bir rüya gördü. Ama bu sefer rüyasında değil, gerçek hayatta bisiklet süreceğini biliyordu!
3. En Güzel Hediye
Ertesi sabah, Mehmet uyanır uyanmaz bahçeye koştu. Ve orada, tam hayalindeki gibi bir bisiklet duruyordu!
Kırmızı ve siyah renkte, parlak ve yepyeniydi. Üzerinde küçük bir zili bile vardı. Mehmet, heyecandan kalbinin hızla çarptığını hissetti. Bu onun bisikletiydi!
Babası gülümseyerek ona doğru yaklaştı. “Sana güveniyorum oğlum. Artık bu bisiklet senin. Ama unutma, ona iyi bakmalısın. Çünkü sorumluluk sahibi biri oldun.”
Mehmet sevinçle bisikletine atladı. İlk başta biraz dengesini kaybetti ama kısa sürede öğrendi. Mahalledeki çocuklar onun yeni bisikletini görünce “Hadi Mehmet, artık bizimle yarışabilirsin!” diye bağırdılar.
Mehmet o gün bisiklet sürerken bir şeyi çok iyi anlamıştı: Bir şeyi hak ederek kazanmak, onu daha değerli yapıyordu.
O günden sonra Mehmet, bisikletine gözleri gibi baktı. Ve her sürdüğünde, onun sadece bir hediye değil, bir emeğin karşılığı olduğunu hatırladı.
Ve böylece, Mehmet hayalini kurduğu bisikletine kavuşarak en güzel günlerini yaşamaya başladı.
SON