Bir zamanlar, büyük bir şehirde yan yana iki apartmanda oturan Selin ve Emir adında iki çocuk yaşardı. Onlar sadece en iyi arkadaş değil, aynı zamanda birbirleri için kardeş gibiydiler. Okuldan birlikte gelir, bisiklet sürer, mahalledeki parkta saatlerce oynar ve en sevdikleri dondurmacıya gidip farklı tatlar denerlerdi.
Yaz tatili gelip çattığında ikisi de çok heyecanlıydı. Okulun son gününde bahçede oturup yaz için büyük planlar yapıyorlardı. Emir’in gözleri ışıldıyordu:
“Selin, bu yaz kesinlikle her gün bisiklet süreceğiz! Mahallede yeni keşifler yapacağız, belki yeni bir ağaç evi bile yapabiliriz!”
Selin de aynı derecede heyecanlıydı. “Evet! Hem her hafta yeni bir dondurma tadı deneyeceğiz. Geçen sene limonluyu çok sevmiştim, ama bu yıl çikolatalı karamelliye şans vermek istiyorum.”
Fakat tam o anda Emir biraz mahcup bir şekilde başını önüne eğdi. “Selin, sana bir şey söylemem gerekiyor…”
Selin merakla baktı. “Ne oldu?”
Emir derin bir nefes aldı. “Biz bu yaz yazlığa gidiyoruz. Annem ve babam tatilimizi deniz kenarında geçirmek istiyor. Bir buçuk ay boyunca orada olacağız.”
Selin’in yüzündeki gülümseme kayboldu. “Gerçekten mi? O kadar uzun süre mi gideceksiniz?”
Emir başını salladı. “Evet. Ama söz veriyorum, döner dönmez eskisi gibi her şeyi birlikte yapacağız!”
Selin üzülmesine rağmen arkadaşına belli etmemeye çalıştı. “Tabii, sorun değil! Sen denize girerken benim yerime de yüzersin!” dedi, ama içten içe yazın eskisi gibi güzel olmayacağından endişeleniyordu.
Mahalledeki Yalnız Günler
Emir ertesi gün ailesiyle birlikte yola çıktı. Selin, sabah uyandığında her şeyin biraz eksik olduğunu hissetti. O gün tek başına bisiklet sürmeye çıktı ama sanki yollar daha boş, park daha sessizdi.
Dondurmacıya gittiğinde garson gülümseyerek sordu: “Bugün hangi dondurmayı denemek istersin Selin?”
Selin bir an duraksadı. Normalde Emir ile birlikte karar verirdiler. Ama şimdi yalnızdı. “Limonlu alayım,” dedi ama dondurmasını yerken eskisi kadar keyif almadığını fark etti.
Önceden neşe dolu mahalledeki oyunlar da eskisi gibi değildi. Mahalledeki çocuklar hala oynuyordu ama Emir olmadan hiçbir şey eskisi gibi eğlenceli gelmiyordu.
Bir gün Selin, Emir’le birlikte gitmeyi sevdiği büyük çınar ağacının altına oturdu. Orası onların hayaller kurduğu, planlar yaptığı yerdi. Ama şimdi yalnız başınaydı. Yaprakların hışırtısı bile sanki daha sessizdi.
Selin derin bir nefes aldı. “Emir olmadan burası o kadar güzel değil,” diye mırıldandı.
Emir’in Yaz Tatili
Bu sırada Emir, deniz kenarındaki yazlıklarında güzel zaman geçiriyordu. Sabahları yüzüyor, kumdan kaleler yapıyor, yeni arkadaşlar ediniyordu. Ama her güzel anın sonunda içinden bir ses “Keşke Selin burada olsaydı,” diyordu.
Bir gün ailesiyle limana gittiler ve Emir orada bir bisiklet kiraladı. Yolda ilerlerken aniden durdu. “Selin olmadan bisiklet sürmek ne kadar da sıkıcıymış,” diye düşündü.
O gün denize girerken Selin’i düşündü. Beraber yüzüp dalgalarla oynayabilselerdi çok daha eğlenceli olurdu.
Günler geçtikçe, Emir tatilin keyfini çıkarıyordu ama bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordu. En yakın arkadaşı olmadan her şey biraz daha sessiz, biraz daha eksik geliyordu.
Yeniden Buluşma
Aylar geçmişti ve sonunda Emir, ailesiyle birlikte eve döndü. Mahalleye girerken kalbi heyecanla çarpıyordu. Hemen Selin’in apartmanına doğru koştu ve kapıyı çaldı.
Selin kapıyı açtığında ikisi de bir an ne diyeceklerini bilemediler. Sonra aynı anda birbirlerine sarıldılar.
Emir gülerek “Seni çok özledim!” dedi.
Selin de gülümseyerek, “Ben de! Sensiz yaz çok sıkıcıydı.”
O gün hemen bisikletlerini alıp parka gittiler. Rüzgâr yüzlerine vururken Selin içinden “İşte şimdi her şey eskisi gibi güzel,” diye düşündü.
Çınar ağacının altına oturduklarında Emir bir an durdu ve Selin’e baktı.
“Biliyor musun, tatilde her şey güzeldi ama bir şey hep eksikti.”
Selin merakla sordu. “Neydi?”
Emir gülümseyerek cevap verdi:
“Sen! Her şey seninle güzel, Selin.”
Selin de gülümsedi. Çünkü aynı şeyi o da hissediyordu.
Ve o günden sonra, iki arkadaş birbirlerinden hiç ayrılmadılar.
SON